25 Mayıs 2009 Pazartesi

İSLAMİYETİN YAYILIŞI

Danimarka'da İslamiyet 'moda'

Haftada 5 - 10 gencin Müslüman olduğu Danimarka'da, son birkaç yılda İslamiyete geçenlerin sayısının da 5 bini bulduğu açıklandı.İRFAN KURTULMUŞ Kopenhag

Yükselen trend
İSLAMİYETİN, Danimarka'da yükselen trend olduğu ortaya çıktı. Kopenhag Üniversitesi'nden Tina G. Jensen ve Kate Östergaard, İslamiyet'i kabul eden 300 genç arasında bir araştırma yaptı. Araştırma sonucu, ülkede, haftada 5 - 10 gencin Müslüman olduğu, son birkaç yılda Müslüman olan Danimarkalı sayısının da 5 bini bulduğu anlaşıldı.

Gençlik protestosu
JENSEN, gençlerin ortak yanının, 'Müslüman göçmenlerle küçük yaştan beri iç içe olmaları, İslami düşünce ve yaşam tarzından etkilenmeleri' olduğunu belirtti. Buluğ çağındaki gençlerin tercihinin altında 'gençlik protestosunun' yattığını vurgulayan Östergaard da, "20 yıl önce, solculuk nasıl bir gençlik başkaldırmasıysa, şimdi de gençlerin Müslüman olmaları aynı şey" dedi. (Milliyet :16 Ağustos 2005 )






Der Spiegel İslam'ın Yükselişini Kapak Konusu Yaptı.'Muhammed Peygamber Kimdi' başlığı ile haberleştirilen konuya dergide 20 sayfa yer ayrıldı.Dünyada hiçbir dinin İslamiyet kadar hızlı yayılmadığının belirtildiği haberde, ünlü İngiliz filozof Ernest Gellner'in, "İslamiyet Allah'ın dünya için öngördüğü bir toplum düzeni" sözlerine yer verildi.


30 Aralık 2001 tarihli sayısında özellikle İngiltere'de İslam'a dönüş yapanları konu edinen The Daily Telegraph gazetesinin, sonradan Müslüman olan kişilerle yaptığı röportajlarda ortaya şöyle bir tablo çıkmaktadır: Bu kişilerin önemli bir kısmı statü sahibi, iyi bir aile çevresine sahip, İslam'ı iyice araştırıp öğrendikten sonra din olarak seçen insanlardır. Örneğin eski İngiliz hükümetinde Sağlık Bakanlığı yapmış olan Frank Dobson'ın oğlu Joe Ahmet Dobson, Kuran'ı bir arkadaşının kendisine hediye etmesi ile 16 yaşındayken okuduğunu ve aklındaki soruların tüm cevaplarını bulduğunu söylemektedir. 23 yaşına geldiğinde resmi olarak İslam'ı kabul ettiğini açıklayan ve bugün 26 yaşında olan Joe Dobson, ailesinin de bu kararında kendisini desteklediğini anlatmaktadır. Habere göre, Dobson'ın babası her Noelde kendisine hediye olarak İslami kitaplar almaktadır. İngiltere'de son dönemlerde İslam'a dönenler arasında, BBC eski genel müdürü John Birt'in oğlu, ünlü hakimlerden Lord Justice Scott'ın kızı gibi önde gelen çevrelerden insanlar bulunmaktadır. Son yirmi yıl içinde 20 bin kişinin İslam'a döndüğü tahmin edilen İngiltere'de, 11 Eylül saldırılarından sonra dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi İslam'a yöneliş daha da hızlanmıştır. Manchester Camisi'nin verdiği bilgilere göre 11 Eylül'ü takip eden ilk haftalarda sadece kendi camilerinde 16 kişi İslam'ı kabul etmiştir. İslam'a dönenlerle ilgili yapılan araştırmalarda dikkat çeken bir nokta da, İslam'a dönüşün daha çok kadınlar arasında görülüyor olmasıdır. Amerika'da İslamiyet'e dönen her dört kişiden biri, İngiltere'de ise her iki kişiden biri kadındır.(My Dad Buys Me Book About Islam, Telegraph, 31 Aralık 2001)

Yaklaşık bir milyon Müslümanın yaşadığı İtalya'da son iki üç yıldır da 5 bin kişinin İslamiyet'e döndüğü tahmin edilmektedir.( Reuters Haber Ajansı, 26 Kasım 2001)

Chicago Tribune gazetesi ise İslam'ın yükselişini, 'Arayış İçindeki Amerikalılar İslam'ın Öğretilerine Sarılıyor' başlıklı haberinde ele almıştır.


The New York Times gazetesinde yayınlanan 'Islam Attracts Converts by the Thousands' (Binlerce Kişi İslam'a Dönüyor) başlıklı haberde ise, sonradan Müslüman olan kişilerle yapılan röportajlara yer verilmiş ve İslam'ın Amerika'da hızla yükselmesi şu şekilde değerlendirilmiştir:


6 milyon takipçisi ile İslam, Birleşik Devletler'de göçlerin, yüksek doğum oranlarının ve İslam'ı seçenlerin sayısının artması sayesinde en hızlı yükselen din olarak adlandırılıyor. Konunun uzmanları tarafından yılda yaklaşık 25 bin kişinin İslam'a döndüğü tahmini yapılmakta. Bazı uzmanlar ise bu sayının 11 Eylül olayları sonrasında dört kat daha arttığını belirtiyorlar.(The New York Times, 22 Ekim 2001)

"Danimarka'nın Geleceği: Her İki Kişiden Biri Müslüman" haberleri ile bu yükseliş Danimarka basını tarafından da ele alınmıştır. Danimarka'da yaşayan ünlü sosyolog Eyvind Vesselbo yaptığı araştırma neticesinde, yakın gelecekte Danimarka nüfusunun yarısının Müslüman olacağını açıklamıştır.( Milliyet, 12 Ekim 2001 )

Ünlü ABC News haber kanalında verilen, 'Islam: Rising Tide in America' (İslam: Amerika'da Yükselen Akım) başlıklı haberde ise sosyologların, 15 yıl içerisinde ABD'deki Müslümanların sayısının Yahudilerin sayısını geçeceği yönündeki tahmini aktarılmıştır.(http://www.jannah.org/articles/islamicrise.htm)

Newsweek dergisinin Avrupa'da İslam'ı incelediği bu haberinde, İtalya, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerde İslam'ın gittikçe güçlenmesi ele alınmaktadır. Örneğin İngiltere'de kiliselere artık kimsenin gelmediği Doğu Londra'da, kapanan kiliselerin yerlerine camiler açılmaktadır. Fransa'da ise pek çok bina camiye çevrilmekte, camiler ibadet için gelen Müslümanlarla dolup taşmaktadır. Madrid'de yeni minareler yükselirken İtalya'da dev camiler inşa edilmektedir.


1 Ekim 2001 tarihli Newsweek dergisinde yer alan bu tabloya göre, 1994 yılında toplam cami sayısı 962, cami başına düşen kişi sayısı 485, camilere gelen Müslüman sayısı toplam 500 bin iken 2000 yılında cami sayısı 1.209, cami başına düşen kişi sayısı 1.625 ve camilere gelen toplam Müslüman sayısı ise 2 milyon olmuştur.Amerikan yönetimi tarafından hazırlanan demografik verilere göre, 1994'de cami sayısının artış hızı %25 iken, 1980'de bu rakam %62'ye yükselmiştir. Camiye gelenlerin %30'u ise sonradan Müslüman olan kişilerdir.


20 Temmuz 2004 Tarihli NTV haberlerinde "Avrupa'da en hızlı yayılan din İslam" başlığı altında Fransız İç İstihbarat Dairesi tarafından hazırlanan rapor ele alınmıştır. Raporda; Batılı ülkelerde, özellikle 11 Eylül saldırılarının ardından, İslam dinini tercih edenlerin sayısının daha da arttığı belirtilmiştir. Örneğin Fransa'da sadece geçen yıl Müslüman olanların sayısı, 30 ila 40 bin arasında artmıştır....
Birleşmiş Milletler'in 1999 yılında yaptırdığı bir araştırma, Avrupa'da Müslüman nüfusun 1989 ile 1998 arasında %100'den daha büyük bir hızla arttığını göstermektedir.

CNN televizyonunda yayınlanan "Hızla Büyüyen islam Batı Dünyasında Yeni Kişiler Kazanıyor" başlıklı haberde, son yıllarda İslam'a yönelen Hıristiyanların sayısındaki artışa dikkat çekilmektedir.


Almanya'nın önde gelen siyasi dergilerinden Der Spiegel, ''Almanya'nın sessizce İslamlaşmasını'' son sayısında kapak konusu yaptı.Derginin kapağında, tarihi ''Brandenburger Tor'' kapısının tepesi bir ay ve yıldızla birlikte gösterilerek, ''Mekke Almanya - Sessiz İslamlaşma'' başlığı kullanıldı.İç sayfalarında da ''Şeriat şimdiden geldi mi?'' başlığını kullanan dergi, konuya 13 sayfa yer ayırdı. Müslüman kadınların gittikçe daha yoğun şekilde başörtüsüyle ilgili haklarını mahkemelerde aradıklarını kaydeden dergi, Frankfurt Sulh Mahkemesi yargıcı Christa D'nin, Kuran-ı Kerim'i gerekçe göstererek, kocasından dayak yediği için boşanmak isteyen bir Faslı kadının başvurusunu reddetmesiyle ilgili karara yer verdi. (25 Mart 2007)












ABD'de Belediye Başkanı müslüman oldu
ABD'nin Georgia eyaletinin Macon şehri belediye başkanı Jack Ellis, Müslüman oldu
Ellis, şimdi isimini resmi olarak Hekim Mansur Ellis olarak değiştirmeye çalışıyor.Hristiyan bir aileden gelen Ellis, Afrika ülkesi Senegal'de geçen Aralıkta Müslüman olduğunu açıkladı.Yıllardır Kur'an-ı Kerim'i incelediğini belirten Ellis, Kuzey Amerika'ya köle olarak getirilmeden önce atalarının Müslüman olduğunu söyledi.Ellis, kızlarının isteği üzerine soyadını değiştirmeyeceğini belirtti. ( 2.02.07 )





HİSPANİKLERİN İSLAM'A YÖNELİŞİ ARTIYOR
ABD'de yaşayan İspanyol ve Latin Amerika kökenlilerin İslam'a yönelişi her geçen gün artıyor. Özellikle Hispaniklerin yoğun olarak yaşadığı New York, California, Texas ve Florida'da İslam'ı seçenlerin sayısında gözle görülür bir artış yaşanıyor. Müslüman liderler, İslam'a ilginin son yıllarda arttığına dikkat çekerek, çoğu göçmen olan Hispaniklerle Müslümanların birçok ortak noktası olduğunu vurguluyor...11 Eylül saldırılarından sonra İslam'ın merak edilerek araştırılmaya başlanması da doğru tanınması açısından önemli bir faktör olarak değerlendiriliyor.Radyoya açıklama yapan İslam Toplumu Orta Florida Başkanı İmam Muhammed Musri, İslam hakkındaki İspanyolca kitaplara talepte de sürekli artış yaşandığını ifade ediyor.Britannica Ansiklopedisi'ne göre 300 milyon nüfuslu ABD'de 4,7 milyon Müslüman yaşıyor. 10.Şubat.2007






Müslüman olarak İsa Peygamber'i, Rab olarak gördüğüm İsa'dan daha çok sevdim

Abdullah Palazoğlu'nun yaşamı iki ayrı hikâyeden oluşuyor. Müslüman bir ailede doğan ve Ermeni Koleji'nde okurken Hıristiyanlığı seçen Palazoğlu, Ermeni Patriği Mesrob Mutafyan tarafından vaftiz edilerek yurtdışına teoloji eğitimi için gönderildi. İsmini Andreas Palaylogos olarak değiştiren rahip, Amerika, Vatikan, Yunanistan gibi ülkelerde çalışarak altı yabancı dil öğrendi. Ancak onun hayatını yeniden değiştiren olay görev yeri Konya'da gerçekleşti. Bediüzzaman'ın eserini okurken Hıristiyanların gerçek İncil'in ayetlerini nasıl tahrif ettiklerini fark eden 17 yıllık yüksek rütbeli papaz Andreas'ın, İslam'la yeniden tanışmasına her iki kesim de mesafeli yaklaştı. Hıristiyanlar tarafından dışlanarak bütün mal varlığına el konulan ve ölüm tehdidi alan Palazoğlu, aynı zamanda 'ajan' ithamına maruz kaldı. Çeşitli işlerden bu itham sebebiyle çıkan ve en son haftalık 50 YTL kazandığı hamallık işine sarılan Palazoğlu geçmiş 17 yılı büyük bir kayıp sayıyor. "Şu an iki pantolonum, iki gömleğim, bir de hırkam var. Rabb'imden 35 yıl daha istiyorum. Hıristiyanlığa 17 yılımı verdim, bunun iki katını da İslam için kullanacağım." diyen Palazoğlu, Müslümanların İsa Peygamber'ini, Hıristiyan iken Rab olarak gördüğü İsa'dan daha çok sevdiğini kaydediyor. Hayat hikâyesini kitap olarak yazmaya da başlayan Palazoğlu, Hıristiyanlığın bir din değil mantığa uygun bir felsefe olduğunu belirterek, 'Konya'da 80 tane apartman kilise var ve amaç üniversite gençliğini Hıristiyanlaştırmak' diyor.

Rahip iken Müslüman olma serüveninizin en başına giderek, önce Hıristiyan olma hikâyenizi dinlemek istiyorum?
Ben 1973'te Konya'nın Beyşehir ilçesinde doğdum. Babam terzi idi, fakir ama çevresi geniş bir adamdı. O zamanlar konfeksiyon sektörü Ermenilerin elinde olduğu için İstanbul'daki Ermenilerle de arası iyiydi. İlkokulu bitirdim. Ben yaramaz bir çocuktum. Yaz tatillerinde Kur'an kursuna gittim, dayak vardı, korkuyordum. O dönem babamın arkadaşı olan Arto isimli Ermeni bir terzi vardı. Arto amca 'Bu keratayı bizim kolejde okutalım.' deyince babam parasının olmadığını söyledi. O da 'Biz dost, arkadaş değil miyiz? Parasını biz öderiz.' dedi ve ondan sonra İstanbul'daki Ermeni Koleji'ne kayıt yaptırdım. Tabii kolejdekilerin rahip-rahibe-papaz olduklarını sonradan öğrendik. Bize çok iyi davrandılar, telkinlerde bulundular. Anlattıkları Hıristiyanlık değildi, Tanrı'dan Allah diye bahsediyorlar, İsa'dan Mesih diye söz etmiyorlardı. Anlattıkları akla mantığa yatkın şeyler olunca, Kur'an kurslarından öğrendiğin dinden daha güzel gelmeye başlıyor. Ve bir süre sonra da 'benim dinim bu' diyorsun ister istemez. 'O zaman Mesih İsa'yı kurtarıcın ve Rabbin olarak da kabul edeceksin.' dediler. 'Onu da kabul ediyorum.' deyince 22 Temmuz 1989'da beş Türk arkadaşla birlikte vaftiz olduk. Bunlardan birisi tıp okumayı seçti ve bildiğim kadarıyla Samsun'da bir hastanede radyoloji bölümünde çalışıyor. Ben teoloji bölümünü seçtim. 'Rahip olmak istiyorsan her türlü maddi imkânı sağlarız.' dediler.
Hıristiyan olduğunuzu ailenize söylediniz mi?
Hayır. Bilmelerine de gerek yok zaten. Amerika'da burs kazanıp üniversite okuyacağımı zannediyorlardı. Ama sonra öğrendi. Biraz zoruna gitti, bana karşı hep soğuk oldular.
Amerika'da teoloji eğitiminde neler öğrendiniz?
Bütün dinleri öğreniyorduk. Dinlerin ileri sürdüğü tezleri hangi sorularla çürüteceğimiz filan öğretiliyordu. Kur'an'ı yüzeysel okuyorduk ama bazı ayetleri ortamına göre okuyorduk. Mesela tutucu bir topluluğa karşı Ankebut Suresi 46. ayeti okuyorsun. Genelde fıtratını tamamlayamayan, zayıf, üniversite öğrencilerine direkt Hıristiyanlığı anlatıyorsun. İranlıların insanları asması, kesmesi, bombalama gibi telkinlerde bulunuyorsunuz. 1. Yuhanna'nın 3. bölüm 16. ayetindeki Tanrı'nın insanları çok sevdiğini filan anlatıyorsun. Üniversiteyi bitirdikten sonra Amerika'da iki yıl zorunlu staj altında altı yıllık bursun geri dönüşümü başlıyor. Değişik eyaletlerde 4'er ay görev yaptım. Sonrasında 2 yıl Vatikan'da çalıştım. Oradan Yunanistan'da iki yıl çalışınca burslar ödenmiş oldu. Onun ardından ülkenize gönderiliyorsunuz. Ben İstanbul'a gönderildim. Güngören ve Moda'da kiliselerde çalıştım. Protestanlarla o dönem tartışmalarım oldu, çünkü ibadet şekilleri uydurma, Anadolu Ortodoks kültürüyle ibadet ediyorlar. Değişik mezhep ve azizlerin sözleriyle hareket ediyorlar. İngiliz Protestanlığı sistemine ve doktrinine ters düşüyorlar. Haliyle onlarla bir daha konuşmadım.
Kaç Hıristiyan mezhebi vardır Türkiye'de?
50 kadar mezhep var, bunun 14-15'i faaliyette. En etkin olanları Luteranlar ve Katoliklerdir.
Altı dili nerede öğrendiniz?
İngilizceyi Amerika'da öğrendim. Zaten üç ay içinde öğrenmek zorundaydık, yoksa sınır dışı ediliyorsunuz. İleri hafıza tekniklerini öğrettiler önce. Beyni bir CD'yi kullanır gibi kullanmayı öğretiyorlar. Vatikan'da İtalyancayı, Yunanistan'da Yunancayı öğrendim. Eğitim dili zaten Antik Yunanca idi. En güzel bu dili konuşurum. Adıyaman Nemrut'ta bilimsel araştırma yaptık, 8 ay süresince Kürtçeyi öğrendim. Profesyonel olarak elektro gitar ve keman çalıyorum. Şan eğitimi aldım. Hatta beş-altı tane Hıristiyan ilahisi bile besteledim. Zaten Hıristiyan öğretisinde opera, bale, müzik gibi eğitimlere yönlendirirler. Mesela eski ölen papa 'süper' opera bilirdi. Ben karateyi seçtim ve siyah kuşakta üçüncü dereceye kadar yükseldim. 2004 Fransa'da Avrupa ikincisi oldum karatede.
Görev yeri olarak neden Konya'yı seçtiniz?
Yönetim ve finans işleri için geldim, İzmir piskoposuna bağlıydım. 80 ev kilisesinin papazlarının başındaydım. Fetva makamındaydım.
Üniversite öğrencileriyle ilgili çalışmalar nasıldı?
Dolar bazında haftalık para veriyorduk. Ama onları da bir taraftan işliyorduk. Onlar bizi enayi yerine koyduklarını düşünürken, bir süre sonra İslami altyapıları yoksa söylediklerimiz mantıklı geliyordu. Beyinlerini yıkıyorduk. Üniversiteye giden ve maddi sıkıntı çeken öğrencileri takip ediyorduk. Bir adamın niyetini 'şak' diye anlarım. Çünkü psikoloji eğitimi de aldık.
Mali sistem nasıl işliyordu?
Vaftiz olmuş herkes kazandıklarının % 25'ini kiliseye vermek zorundadır. Bir de dünyada resmî kayıtlı 2,5 milyar Hıristiyan var. Hepsi sadece 1 dolar verse 2,5 milyar dolar eder. Hıristiyanlıkta kıyameti hızlandırmak diye bir olay vardır. Belli bir sayıya ulaşınca İsa'nın geleceğine inanırlar. O yüzden Hıristiyan sayısını artırmaya çalışıyorlar.
Böylesine önemli bir görevdeyken, sizin Müslüman olmanızı sağlayan ne oldu?
Bir gazetenin bölge müdürü ile tanıştım. Onunla arkadaş olduk zaman içerisinde. Bana bir gün 'Andreas' dedi, 'Bugünkü sizin kitaplarınızda peygamberimizin geleceği 114 yerde yazılı. Nasıl olur da bunu görmezsin?' 'Ben sıradan bir adam değilim, din üzerine ihtisas yaptım. Bunu nasıl görmediğimi düşünüyorsun, saçmalama. Orijinal İncilleri bile okuyup 6 diye çeviren bir adamım.' dedim. Bana her türlü inancını bir kenara koyup Bediüzzaman'ın Mektubat'ını okumamı önerdi. 14. bölümdeki Mucizat'ı iki yıl boyunca inceleyip okudum. İki yılın sonunda gördüm ki Bediüzzaman Hazretleri doğru söylüyor. Mesela İncil'de geçen ve İsa'nın (as) geleceğini söylediği kişiyi 'öğütçü' diye yazmışlar. Meğerse aslı 'övücü, çok öven' anlamında imiş. Bir sürü sıfatları değiştirmişler.
Ve sonra Müslüman olmaya karar verdiniz?
Evet. Müftülüğe gittik, 'basın filan çağıralım' dediler. Kabul etmedim. Ben hiçbir cemaate katılmayacağımı filan söyledim. İslam'ı iyi kötü öğrenip yaşadım. 4,5 yıl kendimi gizledim. Daha önce vaftiz ismim Andreas'tı, kimliğimde din yerinde Hıristiyan yazıyordu. Şimdi tekrar İslam oldu. Müslüman olarak İsa peygamberi, Rab olarak gördüğüm İsa'dan daha çok sevdim. Şimdiki İncil dini kitaptan ziyade mektuplardan, tarihsel olaylardan oluşan bir kitap. Mantığa uygun bir felsefe öğretisi Hıristiyanlık.
Müslüman olduktan sonra neler yaptınız?
Şu an hamallık yaparak haftalık 50 YTL kazanıyorum. Ama bir süredir yapmıyorum onu da. Babamdan kalan bir ev var, annemle orada oturuyorum. Kendi halimde dervişâne bir hayat yapıyorum. Bana ajan filan diyorlar. İki kez mide kanaması geçirdim, kalbime stent takıldı.
Neden oldu bunlar?
Hıristiyanların yaptığı maddi ve manevi baskılardan oldu. Kafayı sıyırtacak noktaya getiriyorlar. İstifa ettikten sonra Dünya Kiliseler Birliği'nden, ABD'deki finansal işlere bakan şirketten, İzmir'deki yardım kuruluşu altında misyonerlik yapan şirketlerden geldiler. Vatikan'dan geldiler. Sindiremediler Müslüman olmamı. Ölüm tehdidi aldım. Saçlarım bembeyaz oldu, boyattım. Mal varlığımı elimden aldılar. İki pantolonum, iki gömleğim bir de hırkam var. Rabb'imden 35 yıl daha istiyorum. Hıristiyanlığa 17 yılımı verdim, bunun iki katını da İslam için vermek istiyorum.
Daha önce papazdınız, bundan sonra imam mı olacaksınız?
Şu an hayat hikâyemi kitap olarak yaşıyorum. Hıristiyanlığın ve Müslümanlığın amentüsü isimli çalışmalarım var. Hıristiyanlığın tezini çürüten bir eser. Elimle yazdığım antik Yunanca-Türkçe sözlüğüm var. Belki bunlar kitap olur. (Zaman: 12 Ekim 2008)


Japonya İslam'a KoŞuyor
36 yıl Kutsal Topraklar'da kaldıktan sonra, 7 yıldır Japonya'da bulunan Nimetullah Hocaefendi, Uzakdoğu ülkesindeki tebliğ çalışmalarını gazetemize anlattı.Uzun yıllar Mekke ve Medine'de vaizlik ve imam hatiplik yaptıktan sonra Japonya'ya yerleşen; başta Tokyo olmak birçok şehirde Japonlara İslam dinini tebliğ eden Nimetullah Hocaefendi, gazetemize binlerce kilometre uzakta yaptığı çalışmaları ve yaşadıklarını anlattı. 36 yıl kutsal topraklarda kaldıktan sonra Japonya'daki müslümanların ısrarlı daveti üzerine bu Uzakdoğu ülkesine yerleşen Nimetullah Hocaefendi, yaklaşık 7 yıldır ikamet ettiği Japonya'da binlerce insanın müslüman olmasına yardımcı oldu. Nimetullah Hocaefendi, Japonlarla sıcak ilişki kurmasını ise iki cümleye bağlıyor. Bunlar, 'Nihoncin İdes (Japonlar iyidir), Nihoncin Sikudes (Japonları seviyorum). Hocaefendi, gazetemize şunları anlattı:
CAMİ SAYISI 300'Ü GEÇTİ "36 yıldır Mekke ve Medine'de fahri vaizlik yaptık. 20 yıl kaldığımız İstanbul'da, Sultanahmet Camii'nde müezzinlik, çeşitli camilerde imam hatiplik yaptık acizane. Kutsal topraklarda kalırken dünyanın çeşitli yerlerinden gelen insanlarla tanışıp, hayırlı hizmetler yapmaya çalıştık. Avrupa'ya da gittik. Şimdi Japonya'dayız. Bizi oradaki kardeşlerimiz davet etti. Bunun üzerine oraya yerleştik. Yaklaşık 7 senedir oradayız. 20 sene evveline kadar 2 cami vardı. Şimdi Allah'ın izniyle Japonya'da namaz kılınan yerlerin sayısı 300'ü geçti. Cami, mescit, İslam merkezleri. Ve Japonlar, müslümanlara nazlanarak sitem ediyorlar. Bunları duyunca çok ağladım oralarda.Bize, 'Ey müslümanlar, İslamın nurunu bize getirmeyi niye geciktirdiniz? Halbuki bizim komşularımıza çok evvel getirdiniz. Filipinler, Endonezya, Malezya, Tayland, Singapur... Buraları İslam ülkeleri yapıncaya kadar çalıştınız da, bize niye geç geldiniz' diyorlar.
TÜRKLERİ ÇOK SEVİYORLAR Adetleri, ahlakları İslam'a çok yakın Japonların. Ve müslümanları seviyorlar. Müslüman ülkeleri seviyorlar. Türkleri daha da fazla seviyorlar. Türklerden oraya Ertuğrul Vapuru gitti oraya. Oradan başladı sevgi. Onlardan 2 kişi Sultan Abdulhamit zamanında buraya geliyor. Orada 600 kişinin 550'si şehit oldu biliyorsunuz. O şehit ailelerine yardım için gelen iki kişiye, Sultan Abdulhamit diyorki, 'Buraya kadar gelmişken, askerimize Japonca öğretin'.Ben Japoncayı, İslam'a davet edecek kadar bazı kelimeleri öğrendim. İlk gidişimde buyrun kitap diyordum. İslam hakkında bilgi veren kitapları hediye ediyordum. Daha sonra Nihoncin İdes (Japonlar iyidir) demeyi ve Nihoncin Sikudes (Ben Japonları seviyorum) demeyi öğrendim. Bunları söyleyince herkes seviniyor. Ondan sonra bunu okursanız kurtulursun diyorum Japonca. Onlara Tokyo Camii, Kabe ve Kelime-i Tevhid'in yeraldığı bu kitabı hediye ediyoruz. Tokyo Camii'ni Diyanet ile birlikte biz yaptık.
JAPON SELAMI RUKÜDÜR Peygamber Efendimiz, La ilahe İllallah derseniz, her sıkıntıdan kurtulursunuz diyor. Bunu söyleyince Japonlar, ellerine bu kitabı alıp kendileri arkadaşlarını ikna etmeye çalışıyorlar. Japonya'da bugüne kadar onbinlerce kişi müslüman oldu.Onların normal selamları da rükudur. Ben onlara diyorum ki, Allahımızı zikrediyorsunuz, namazında yarısını kılıyorsunuz. Hoşlarına gidiyor bu tabi. Ne yapmamızı istiyorsunuz deyince bir kelime şehadet ile secde kaldı diyorum. Yüz kişi, iki yüz kişi birden müslüman oluyor.Camilerde hutbelerimizi alıyorlar. İslami Center'de İslam'ı sormaya geliyorlar. Ve bunları televizyonlara veriyorlar. Bu yayınlardan birçok kişi müslüman oldu. Kaç tane profesör, müslüman oldu.
İSLAM'A YÖNELİŞ ARTTI Ben bir lise talebesiyim diyor başkan bir Japon kız. Türkiye'de bulundum. Türkler dinlerine çok bağlılar, edepli insanlar. 11 Eylül olayından sonra söylüyor bunu. İslami Center'e geldi. Kendisinin internetteki web sitesinde 'bunu müslümanların yaptığına inanmıyorum' diye yazdığını söyledi. Bu gibi olaylar oluyor ya. Gerek Avrupa'da gerekse burada herkes İslam'ı okumaya koşuyor. İslam'ı okuyunca da hemen müslüman oluyor. Filipinlerde bir tane öğretim görevlisi, profesör olduktan hemen sonra müslüman olmuş. Bizim arkadaşlarımızdan. Bunu ne yapıp geri dinine döndürelim diye düşünmüşler. Sonra Hıristiyan bir hanımla evlendirmişler. Hanım 3 gün boyunca sürekli anlatıyor. O hiç konuşmuyor. Müslüman olunca sabırı öğrenmiş tabi. 4. gün profesör, sabah Kur'an'ın tercümesini hanımına uzatıyor. Hanım da 3 gündür ben konuşuyorum o dinliyor, şimdi de ben onu dinleyeyim diyor. Fatiha'dan başlayıp 3. ayete gelince, hemen orada Kelime-i Şehadet getiriyor ve müslüman oluyor. Şimdi o hanım kardeşimiz orada Kur'an Kursları başkanı, kendisi ise İslam yazarları başkanı.
JAPONLAR FEVC FEVC İSLAM'A GİRİYORLAR Irak ve Filistin'de yaşananları yakından takip ediyor ve çok üzülüyoruz. Dualar yapıyoruz. Onlar öyle yaptıkça, Allah’ın lütfuyla inşallah Japonların hepsi müslüman olabilir. Çünkü onlar edepli insanlar, bütün dünyayı davet eder. Ahlakları, adetleri bize çok yakın. Bana soruyor sen kimsin. Müslüman diyorum. 5 dakika sonra hemen müslüman oluyor.İlginç bir müslüman olma hikayesi anlatayım. Birisinin hızla bizim İslami Center'in merdivenlerinden yukarıya çıktığını gördüm sabahleyin. Sadece müslümanların girdiği bölüme doğru gidiyordu. Hemen koştum. Selamünaleyküm deyip 'Van gul ol problem finish' dedim. Araplar buna çok güler. Yarısı Arapça, yarısı İngilizce cümle. Bir kelime söylerseniz, her türlü sıkıntıdan kurtulursunuz. Hemen söyledi adam. Üç kere söylettim.İsminiz ne dedim. Nakamura dedi. Size müslüman ismi hediye ediyorum deyip, 'Sizin isminiz bundan sonra Muhammet Nakamura' dedim. Geri dönüp, beni sormuş. Mekke'de imam sizi İslam'a davet etti dediler. Aynı zamanda bir üniversitede Profesör olan Muhammet Nakamura üç gün sonra bir toplantı düzenleyip bizi davet etti. Salona yaklaşık 200 kişi toplamış. Bizi konuşturacaktı, ama kendisi konuşuyor. İslam hakkında, 3 günde ne kadar çok şey okumuş. Herşeyi biliyordu.Bunun için müslümanların sıkıntıdan kurtulması için birbirine 'La ilahe İllah Muhammedun Rasulullah'ı demeyi hatırlatsın. Bütün sıkıntılarından kurtulsun. Kalplerine rahatlık gelsin. Dünyada ABD'liler, İngilizler, Almanlar, Çinliler sürekli müslüman oluyorlar. Kore'de her gün 60-70 kişi müslüman oluyor. Allah’a sığınarak söylüyorum.Müslümanlar şuna inansın. Zaman geldi artık.Bu şekilde inşallah 2 sene geçmez bütün dünya müslüman olur ( 01-11-06)

'İslam'ın Hayranlık Vericiliği'ne Dair
ABD'nin önde gelen Hıristiyan liderlerinden biri olan — ve aslında İslam'a da pek sıcak bakmayan — Patrick Buchanan'ın "Vakti Gelmiş Bir Fikir" başlıklı yazısında enteresan teşhisler var. Buchanan, İslam'ın iki yüzyıldır süregiden baskı ve saldırılar karşısındaki direncinin "astonishing", yani hayranlık verici olduğunu şöyle ifade etmiş:
Hıristiyanlık Avrupa'da ölür gibi dururken, İslam 21. yüzyılı, daha önce başka yüzyıllara yaptığı gibi, sarsacak şekilde yükseliyor... [İslami savaşçıları görünce] Victor Hugo'nun sözlerini hatırlamamak mümkün değil: "Hiç bir ordu, vakti gelmiş bir fikir kadar güçlü değildir." Karşıtlarımızın çoğunun uğrunda savaştığı fikir, ikna edici bir fikir. Tek bir Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in onun elçisi olduğuna, İslam'ın yani Kuran'a teslimiyetin cennete giden tek yol olduğuna ve Allah'a bağlı bir toplumun şeriata göre yönetilmesi gerektiğine inanıyorlar... Milyonlarca Müslüman insan [onlara sunulan] Batılı alternatifleri kabul etmişti. Ama bugün onmilyorlarca Müslüman bunu reddeder gözüküyor ve daha saf bir İslam'daki köklerine dönüyorlar. Açıkçası, İslami inancın dayanıklılığı, hayranlık verici.İslam, Osmanlı İmparatorluğu'nun iki yüzyıl boyunca yaşadığı yenilgi ve aşağılamaların ve hilafetin kaldırılmasının üstesinden gelmiş durumda. Nesiller boyu süren Batı hakimiyetinden de sağlam çıktı. Mısır, Irak, Libya ve İran'daki Batı yanlısı krallıkları aştı. Komünizmi kolayca püskürttü, 1967'de Nasırizm'i safdışı etti ve Arafat'ın veya Saddam'ın milliyetçiliklerinden de daha dayanaklı olduğunu gösterdi. Şimdi de dünyanın son süper gücüne direniyor. (11.08.06 )




























NASIL MÜSLÜMAN OLDULAR



Misyonerler, milyarlar harcayarak Hıristiyanlık propagandası yapıyorlar. Halbuki propagandasız birçok yabancı, İslam’ı seçmiştir.İslamiyet ilim ve akıl dinidir. Dinlerini değiştirip müslüman olan insanların çoğu, ilim adamı ve araştırmacıdır. İslam’ı inceledikten sonra müslüman olmuşlardır.

Bu sebeplerin birkaçı şöyle:

1- İslam’da tek ilah vardır. Hıristiyanlıktaki üç tanrı inancı, ilim sahiplerince saçma görülmüştür.
2- İslam, sadece ahiret saadetini değil, dünyada da mutlu yaşamanın yollarını bildirmiştir.
3- İslam’da, her çocuk günahsız doğar. Hıristiyanlıkta ise, günahkâr doğar. Bu da, akla, ilme, aykırıdır.
4- İslam’da, ibadetlerin mabette yapılma şartı yoktur. Her yerde ibadet edilebilir. Hıristiyanlar, kilisede putu, papazı aracı yaparak ibadet eder.
5- İslam’da günahları yalnız Allah affeder. Hıristiyanlıkta, güya papazın, günahları affetme ve dinden çıkarma yani aforoz etme gibi yetkisi vardır.
6- Yahudi kendini asil bilir. Hıristiyan, zenciyi aşağı görür. İslam’da ise ırk, renk ve dil ayrımı yoktur
7- İslam’da bütün peygamberler beşer, yani insandır. Ancak seçilmiş, günahsız insandır. Hiç kimse, diğerlerinin günahını çekmez. Hıristiyanlıkta, Hz. İsa Oğul tanrıdır, günahkârların affolması için çarmıhta ölmüştür. Bu da akla ve ilme aykırıdır.

Hiç yorum yok: